1 Ocak 2014 Çarşamba

HİZMET

Kur'an-ı Kerim'de Mevlâ buyurur; ''Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.'' Â-li İmran Sûresi(104)

Müfessirler genelde bu ayetin farz-ı kifaye olduğuna hükmetmişlerdir.

Tebliğde dikkat edilecek en mühim husus ise yine Kur'an'daki şu ayet-i kerime ile belirlenmiştir; ''Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz? Allah katında en büyük günah, yapmayacağınız şeyleri söylemenizdir.'' Saff Sûresi(2-3)

Bu ayetten yola çıkan Hak dostu müfessirin beyânı ise şöyledir; yapmadığını ve yapma cehdi, gayreti, azmi içinde olmadığı halde emr-i ilâhiyi başkalarına tebliğ etmenin vahyin bereketinin, feyzinin kesilmesine sebep olacağıdır. Tutarsız sözler, kuru ve yavan hale gelir ki böylesi bir tebliğ de Allah'ın(cc) kanunlarına terstir. Yapılan işin tesir ve devamlılığı da ihlaslı olmaya bağlıdır. İhlas ve samimiyet olmadan yapılacak böyle kudsi bir vazife asla istenen neticeyi vermeyecektir. Netice vermesi bir yana ahirette sahibine vebal olacaktır.