11 Haziran 2012 Pazartesi

YA SABIR...

''Mümin kişinin durumu ne kadar şaşırtıcıdır. Zira her işi onun için bir hayırdır. Bu durum sadece müminlere hastır, başkasına değil. Ona memnun olacağı bir şey gelse şükreder, bu hayırdır. Bir zarar gelse sabreder, bu da hayırdır.'' Hz.Muhammed(sav)

''Allah-ü Tealâ şöyle buyurdu; 
-''Ya İsa! Ben senden sonra bir ümmet göndereceğim(Muhammed ümmeti) Sevdikleri bir şeyle karşılaşırlarsa Allah'a hamd ederler, sevmedikleri bir şeyle karşılaştıklarında bilgileri ve dayanma güçleri olmadığı halde ecir ve sevabını Benden bekleyerek dayanır, sabrederler.''
İsa(as);
-Ya Rab bu nasıl olur, dedi. Allah-ü Tealâ da;
-Ben onlara hilmimden ve ilmimden veririm, buyurdu.

Bir Hak dostu; ''Beni bir kedi irşad etti,'' der. Avını beklediği delik önünde sabahlara kadar gözünü kırpmadan bekleyen bir kedi...

Kulluğunda sabredenler, günaha karşı koyanlar, defalarca düzeni bozulduğu halde ümit ve azmini yitirmeyenler bilsinler ki, O'nun(cc) yardımı çok yakındır. 

Efendimiz(sav); ''Kim nimete kavuştuğunda şükreder, afete uğradığında sabreder, haksızlık yapınca af diler, haksızlığa uğradığında affederse...'' dedi ve sustu. Bunun üzerine Ashab-ı Kiram Efendilerimiz; 
-Ya Resulallah onun durumu ne olur? diye sordular. Resûlümüz de;
-Onlar (geleceklerinden) emin ve doğru yolda olan kimselerdir, buyurdular.

Sözlükte; dayanma, dayanıklılık gibi anlamlara gelen sabır, ahlâki bir kavram olarak başa gelen musibetlerden dolayı Allah'tan(cc) başka kimseye şikayetçi olmamak, yakınmamak, sızlanmamak, nefse ağır gelen ve hoşa gitmeyen şeyler karşısında, dünya ve ahiret yararını düşünerek ruhi dengeyi bozmamak için insanın kalbinde bulunmakta olan sükûnet ve dayanma gücü demektir. Sabır kavramı Kur'an'da 70'ten fazla ayette geçmektedir. Diğer ahlâki faziletlere de kaynaklık etmesi sebebiyle Kur'an'da müminlere ısrarla sabırlı olmaları emrolunmuştur. (Kehf Sûresi 28) 

Cenâb-ı Hak başına gelen belâlara sabırla katlandığı için Hz.Eyyub'u(as); ''O ne güzel kul!'' Sad Sûresi(44) buyurarak övmüştür. 

Nevevi Hz.; Şer'an muteber olan sabır, taat ve ibadete devam etmek, insanı günaha sevk eden kötülüklerden ve masiyetten uzak kalmak, dünyada karşılaşılan olayları soğukkanlılıkla karşılamak ve üzücü felaketlere şikayet etmeden tahammül etmektir, demiştir.

İbrahim el Havvas şöyle der; ''Sabır Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerle amel etme bu uğurda karşılaşılan zorluklara dayanmaktır.''

Ebu Ali ed-Dekta sabrı şöyle tarif eder; ''Gerçek sabır kadere razı olmak ve halinden şikayet etmemektir. Şikayet için değil de çare aramak için derdini söylemek sabırsızlık olmaz. Eyüb(as)'ın yaptığı gibi; 
-Rabbim dertlere yakalandım demiş. Hz.Allah(cc) da; 
-Biz onu sabırlı bulduk, buyurmuştur. Derdini söylemesi sabırsızlık sayılmamıştır. 

''Şüphesiz Allah-ü Tealâ sabredenlerle beraberdir.''Bakara Sûresi(153)

Peygamberimiz(sav) ''Sabır acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk anda gösterilen tahammüldür,'' buyurur. 

Kulun irade ve gücünü aşan felaketler başa geldiğinde heyecana kapılmadan ve şikayet etmeden ilahi takdire razı olup sabretmesi müminlerin özelliğidir. Rabbimiz sabr-ı cemil emreder. Efendimiz(sav) ''Sabr-ı cemil şikayet edilmeyen sabırdır,'' buyurur. Sabır; beklenmedik olaylar, güçlükler karşısında tedirgin olmamak, paniğe kapılmamak, tahammül göstermektir. 

''Sabır imanın yarısıdır.'' Hz.Muhammed(sav)
Bağrına taş basma, dişini sıkma, Allah'ın(cc) yüklediği ibadet mükellefiyetine sabretme, belâ ve musibetler karşısında sallanmama, Rabbin kapısında dimdik olma dinin yarısıdır. Günaha girmeme, günah tufanlarının karşısında dişini sıkma dinin yarısıdır. İbadetlerin nefsimize ağır gelen yönleri sabırla hafifler. Böylece hergün beş vakit namazlarımızı kılar, kavurucu günlerde orucumuzu tutarız.

''Herkes için mizan kurulur; ancak zorluk, musibet karşısında sabırla(ayakta duran için, Rabbine sığınan için) mizan  kurulmaz.'' Hz.Muhammed(sav)

Resulullah(sav) buyurdular; ''Kul hastalandığı zaman Allah Tealâ Hazretleri ona iki melek gönderir ve onlara;
-Gidin bakın ve kulum yardımcılarına ne diyor bir dinleyin, der. Eğer o kul melekler geldiği zaman Allah'a hamdediyor ve senalarda bulunuyor ise, onlar bunu herşeyi en iyi bilmekte olan Allah'a yükseltirler. Allah-ü Tealâ Hazretleri bunun üzerine şöyle buyurur;
-Kulumun ruhunu kabzedersem onu cennete koymam, kulumun benim üzerimdeki hakkı olmuştur. Şayet şifa verirsem onun etini daha hayırlı bir etle, kanını daha hayırlı bir kanla değiştirmem ve günahlarını da affetmem üzerimde hakkı olmuştur.''

''Rabbimiz başımızdan aşağı sağanak sağanak sabır yağdır. Gönüllerimizi sabırla, cesaret ve metanetle doldur. Bizi öyle sabır kahramanları eyle ki hep sabır duyalım, sabır düşünelim, sabır görelim ve sabırla gerilelim. Hepimizi din ve diyanet üzere sabit kadem eyle, bize masiyetlere karşı dayanma gücü, musibetlere tahammül kuvveti ver. Kalplerindeki inanç hissini köreltmiş, kainattaki en aşikar gerçek olan Uluhiyet hakikatini göremeyen körlere, mazhar olduğu nimetleri görmezlikten gelen nankörlere karşı bizi zaferyâb kıl.''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder