20 Şubat 2013 Çarşamba

BEN CENNETİ İSTİYORUM!..

Amr bin Cemuh, cahiliyede Yesrib ileri gelenlerinden, Celemeoğullarının efendilerinden, Medine cömertlerinden, karakter sahibi biriydi.

Cahiliye devrinde soylu kişilerin evlerinde put bulundurma âdeti vardı. Bunu her sabah ve akşam puttan uğur dilemek, törenlerde kurban kesmek, saygı duruşunda bulunarak felâket anlarında sığınmak vb. şeyler için yaparlardı. Amr'ın(ra) putu da menat idi. Onu kaliteli bir ağaçtan yapmıştı. Saygıda kusur etmez, ona en güzel kokuları sürerdi.

Mus'ab bin Umeyr'in (r.a.) Medine'ye davetçi olarak gelmesinden kısa bir zaman sonra insanların bir çoğu İslâm'a girdiler. O sırada altmış yaşını geçmiş olan Amr bin Cemuh'un oğulları Muavvez, Muaz, Hallad ve eşi Hind de ondan gizli bir şekilde îman ettiler.

Kocası ve ondan başka birkaç kişinin dışında kimsenin şirkte kalmadığını gören Hind(ra) sevip saydığı kocasının şirk üzere kalmasını istemiyordu. Amr bin Cemuh ise, çocuklarının atalarının dininden çıkıp Müslüman olmalarından korkuyordu. 


Karısına: "Hind, çocukları sakın şu Mus'ab'la görüştürme" dedi. 

Kadın: "Olur ama o adamın anlattıklarını oğlun Muaz'dan dinlemek ister misin?" dedi. 

O; " Haberim yokken Muaz da mı dinden çıktı?" diye sordu. 

Hind: "Hayır, Mus'ab'ın toplantılarına katılıp söylediklerinden bazılarını öğrenmiş" cevabını verdi. 

Amr: "Muaz'ı bana çağır" dedi. Muaz babasının huzuruna gelip, ona Fâtiha sûresini okuyunca, aralarında şu konuşma geçti:

-Bu söz ne kadar şahane, ne kadar güzel. Bütün sözleri böyle mi?

-Hepsi birbirinden güzel babacığım! Sen de ona biât eder misin? Halkın tamamı ona biât etti.

-Menat'a danışmadıkça bir şey yapmam. O ne derse öyle yaparım.

-Babacığım menat konuşamaz ki, onun dili ve aklı yok. O sadece bir ağaç.

-Sana söyledim! Ona danışmadan atalarımın dininden vazgeçmem.

Derken Amr ağaçtan yontma putun huzuruna geçip, saygıyla fikrini sordu. Cevap alamayınca da onu kızdırdığını zannedip bir kaç gün öfkesinin dinmesini beklemeye karar verdi. Bu esnada çocukları da düşünmeye başladılar. Derken putu alıp Selemeoğullarının tuvalet çukurlarından birine attılar.

Amr buna çok hiddetlendi, arayıp putu buldu. Temizleyip kokular sürdü ve yerine koydu. Aynı durum günlerce tekrar etti. Derken en son gün Amr, menatın boynuna kılıcını astı ve: "Ey menat! Bunları sana kimin yaptığını bilmiyorum. Eğer sen de hayır varsa işte kılıç kendini koru" dedi. 


Ancak aynı durum o gece de tekrarlanınca artık onu tuvalet çukurundan çıkarmadı ve: "Vallahi sen tanrı olsaydın bir tuvalet çukurunda olmazdın" deyip İslâm'a girdi. Amr İslâm'ı tanıdıkça cahiliyede geçen dakikaları için pişmanlık gözyaşları döküyordu. Artık o da îman ve İslâm'ın fedakâr bir hizmetçisi, davanın yılmaz bir bekçisiydi her mümin gibi.

Uhud savaşı için cihada çağrı yapıldığında üç oğlu gibi Amr bin Cemuh(ra) da cihad için hazırlanmaya başladı. Halbuki Amr(ra) o anda çok yaşlı ve bir ayağı tamamen sakattı. Bu yüzden çocukları onun mâzur olduğunu anlatıp, cihada katılmamasını istediler. 


Bunun üzerine baba, oğullarını şikayet için Resulûllah'ın(sav) huzuruna çıktı ve: "Ey Allah'ın Resûlü! Şu benim oğullarım topal olduğumu bahane ederek beni bu hayırlı işten alıkoymak istiyorlar. Vallahi ben topallığımla cennete girmek istiyorum" dedi. Resûlullah(sav) oğullarına: "Ona engel olmayın. Herhalde Allah(cc) ona şehitlik verecek" buyurdu.

Ordunun hareket vakti gelince Amr(ra) hiç dönmeyecekmiş gibi hanımına veda etti, Sonra kıbleye yönelip şöyle dua etti: "Allah'ım! Bana şehitlik ver. Beni şehitliği kaybetmiş olarak aileme döndürme." Savaşın kızışıp müşriklerin Resûlullah'ı (sav) kuşattığı sırada o tek ayağı üzerinde sıçrayarak cihada devam ediyordu. 


Oğlu Hallad'la beraber Resûlullah'ı(sav) koruyan müminlerin ön safında çarpışırken, bir taraftan da: "Ben cenneti istiyorum, ben cenneti istiyorum" diyordu. Sonunda ikisi de şehit olup cennetliklere katıldılar inşallah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder