Oda boş,
Adımlar çekilmiş kapılardan,
Duvarlar küsüşmüşler, birbirlerine bakmıyorlar.
Işık başını sokacak yer arıyor,
Daracık boşluğa yalvarıyor,
Boşluk utanıyor varlığından,
Yüzünü saklıyor yerdeki mum ışığından
Perdeler karanlığa sarılıyor, korkudan
Kırışmış bir gömlek...
Yerde,
Cansız,
Fersiz,
Tensiz,
Nefessiz.
Can kayıp düşmüş omuzlarından
Boşuna bekliyor sedef düğmeler
İki yakası bir araya gelmiyor canın
İliklerine kadar boş,
İliklerine kadar boşluk
Gömleğin boş kollarında kıvranıyor
Beyaz bir çarşaf, sedirde
Tatlı uykuların beşiğinden çoktan düşmüş
Boşluğu avutmaya çalışıyor.
Üzerine düşen titrek gölgelerde
Parmak izlerini taşıyor ölümün
Boynuna sarılıyor ölünün
Çaresiz çarşaf, bir cesetten sıcaklık umuyor.
Mum üşüyor
Alev ağlıyor
Hiçbir yere basmıyor ölünün ayakları
Boşluk büyüyor, duvarlar terkediyor odayı
Zemin kayıyor, tavan uçuyor, an devriliyor
Ölümün buzdan heykelini dokuyor sessizlik
Ortada öylece kalıyor ölü
Yalnızlığıyla kucaklaşıyor
Yüzü hiçbir yere bakmıyor
Yanağına dokununca ışık, sönüyor
Göğsü kaskatı, kalbi kıpırtısız
Elleri boş, avuçlarına hiçbirşey sığmıyor
Dudaklarında yarım kalmış gülüşlerin neşvesi var
Bir sonraki nefese açıkmış gibi,
Kirpik uçlarına asılmış hasretleri,
Tavana çakılı gözleri boşluğu emiyor.
Gözbebekleri ölümü resmediyor.
Bu benim,
Bu benim ölüm,
Bu benim ölümüm.
Bana geldiğinde ölüm
Böyle olacak, ölüm
Böyle olacak ölüm...
Senâi Demirci
Allah(c.c.) yaşamın da ölümün de en hayırlısını versin bizlere.... amin
YanıtlaSilAmin, inşallah.
YanıtlaSil