Ey cemaat! Böbürlenmeyi bırakınız. Allah'a(cc) karşı büyüklük satmak neden? Kullara da kibirli davranmayın. Haddinizi bilin. Varlığınıza tevazuu yerleştirin. Evvelâ hâlinizi düşünün. Bir suydunuz. Sonrası nedir, biliyorsunuz. Bir hendeğe yuvarlanacak ağırlık. Hâli böyle olana büyüklük satmak yaraşır mı?
Hırsa kapılmayın. Kötü arzular sizi sürüklemesin. Dünyalık adamların kapısına koşmayın. Ezilip büzülüp onlardan dünyalık koparmak size gerekmez. Ne çıkar bu hâlden, sabırla doğru yoldan nasibi arasan daha iyi olmaz mı? Ya bir de yaptığın dilenciliğin sonu boşa çıkarsa! Peygamber Efendimiz’in(sav) buyurduğu gibi;
“En büyük belâ, nasipte olmayanı aramaktır.”
Çalış. Kurtulmuşlara bak. Kendini onlara benzet. Onları görmezsen, kurtulamazsın. Geçmişteki büyükler de böyle demişler. Bir kimse iyiyi görmüyorsa, o iyi olamaz. Sen de görüyorsun. Ama yalnız baş gözünle... Kalbini O'na(cc) vermiyorsun; kalp gözünü O'nun(cc) yoluna dikmiyorsun. Sır gözünü aç, iman gözünü kapama. İmanın sende emanet gibi duruyor. Basiret sahibi olmayan iman, iman değildir. Öyle bir göze sahip ol ki, onunla her varlığı görebilesin. Dış gözün görmesi bir şey değildir. Görmeyişi de önem taşımaz. Asıl felâket kalp gözünün kör olmasıdır. Allah Teâlâ bir âyet-i kerimede şöyle buyurdu:
“Baş gözleri kör olmamıştı, lâkin sinelerindeki can gözleri görmüyordu.” (el-Hacc, 22/46)
Dünyalık peşine koşmak yaramaz. Hırsla dünyaya sarılan dinini tîn(incir) ile değiştirene benzer. Sonsuz ve ebedî şeyi, geçici dünya menfaatine değiştirende akıl yoktur. Dünyalık insanı nereye kadar götürebilir? İsterse en kıymetli şey olsun, kabir kapısından öteye geçemez. Hakiki âleme yolculuk başladığı zaman elinde hiçbiri kalmaz, ne o kalır, ne de bu...
İmanın kemâle ermediği için darlığa pek dayanamazsın. Geçimini temine çalış. İnsanlara muhtaç olmayacak kadar dünyalığa er. Onlara yüz suyu dökmek sana yakışmaz. İmanın kemale erince sana tevekkül gerek. Allah'a(cc) güven. Yine çalış; fakat Allah'a(cc) çalışmandan fazla güven. Sebeplerin arasından ayrıl. Mevlâ'ya güvenle bağlı bir kul kesil. Kalbinden manevî yolculuğa başla. Bu yolculuk Mevlâ'ya olmalı. Bunları yapmaya niyet tutarsan derûnundan ülkeler, dükkânlar, tezgâhlar çıkar, gider. Yolculuğun ilk adımı atılmadan iş biter. Malın bollaşır. Saymakla bitiremezsin; ama esas sahibini bildiğin için hiç birine sahip çıkmazsın. Yavruların malına sahip olur. Arkadaşların sana bakar. Senin yapacak işin kalmaz. Sadece ömrün bitmesini beklersin. Sanki ruhunu ölüm meleği almıştır. Ve kabir yutmuştur. Ve yer yarılmış içine girmişsin. Ve kader dalgaları bilgi ve marifet denizinde seni çevirmektedir.
İşte, bu makama erene sebepler yol gösteremezler; her şey ona zararsız hâle gelir. Çünkü sebepler onun yalnız dış yüzüne gelebilir. İç âlemine giremez. Sebepler, bunu değil, Hak’tan gayri kalanları ezer.
Abdülkadir Geylani
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder