29 Mayıs 2013 Çarşamba
27 Mayıs 2013 Pazartesi
HZ.ABDURRAHMAN BİN AVF(RA)
Hz.Abdurrahman bin Avf(ra), 571 yılında Mekke'de doğdu. Künyesi, Ebu Muhammed Abdurrahman bin Avf bin Abd-i avf el-Kureyşî ez-Zührî şeklindedir. Asıl adı Abdülkabe olup, bilâhare Resûlullah(sav) tarafından Abdurrahman olarak değiştirildi.
Cennetle müjdelenen bahtiyar on sahabeden; Aşere-i Mübeşşere'dendir. İslâm'ı kabul eden ilklerdendir. Hazret-i Ebubekir'den sonra, Resûlullah'ın(sav) katıldığı cemaate namaz kıldırarak imamlık yapan ikinci kişidir. Abdurrahman'ın annesinin, Resûlullah'ın(sav) doğduğu gece cereyan eden hadiselere şahit olduğu rivayet edilir. Resûlullah'dan(sav) hadis-i şerif rivayet etmede çok hassas davrandı.
24 Mayıs 2013 Cuma
MELEKLER...
Ey aziz, malûm olsun ki, müfessirler ve muhaddisler ittifak üzere demişlerdir ki;
Hak Teâlâ yüksek cennetlerin altında güneş ışığından yetmiş bin perde icat etmiştir.
Onların altında ay ışığından yetmiş bin perde ortaya çıkarmıştır.
Onların altında karanlıktan yetmiş bin perde yaratmıştır.
Bütün bu perdeler çeşitli meleklerden ibarettir.
22 Mayıs 2013 Çarşamba
AH KEŞKE...
Zülkarneyn Aleyhisselam ordusuyla gece yolda giderken, ordusuna “ayağınıza takılan şeyleri toplayın” diye emir verir. Ordu bu emri duyunca içlerinden bir grup;
-Çok yürüdük, çok yorgunuz. Gece vakti bir de ayağımızı takılan şeyleri toplayarak boşuna ağırlık mı yapacağız. Hiçbir şey toplamayalım, diyerek hiçbir şey toplamazlar.
14 Mayıs 2013 Salı
13 Mayıs 2013 Pazartesi
EY ÂDEMOĞLU!..
Yüce Allah(cc) şöyle buyurmaktadır;
Ey âdemoğlu!
Hayır işle. Hayır cennetin anahtarıdır ve oraya götürür. Serden sakın, o cehennemin anahtarıdır; sonuçta sahibini oraya sürükler.
Ey âdemoğlu! Bil ki inşa ettiklerin yıkılacak, Ömrün harap, bedenin toprak olacak. Birikimlerin vârislerinin, nimetler de başkasının eline geçecek. Bütün bunlardan sana kalan, hesabı, pişmanlığı ve cezasını çekmek olacak.
11 Mayıs 2013 Cumartesi
NASİHAT...
Mısır'da iki samimi arkadaş vardı. Biri, nerede âlim, ârif, sâlih bir kimsenin bulunduğunu haber alsa, hemen dizinin dibinde sâdık bir talebe olur, böylece gönül âlemini ihyâ edebilmek için, var gücüyle ilim ve takvâ tahsilinin peşinde koşardı. Diğeri ise, zamanla hırsının esiri oldu. Helâl-haram demeden mal toplamanın gayreti içine girdi. Hattâ insanların gönüllerini yıkmak pahasına, servetini büyütebilmenin yollarını araştırdı.
10 Mayıs 2013 Cuma
YERSİZ DUA!..
“Ashâb-ı kirâmdan bir zât ağır bir şekilde hastalanmıştı. Zayıflamış, neredeyse küçücük bir kuş yavrusuna dönmüştü.
Peygamber Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- onu yoklamak, hâlini hatırını sormak için yanına gitti. Zaten azîz Peygamberimiz'in huyu tamamıyle lütuf ve keremden ibâretti.
Peygamber Efendimiz o hastayı görünce, halini hatırını sordu; o hakîkî dosta iltifatlarda bulundu.
Hasta sahabî, Hazret-i Peygamber'i görünce dirildi. Sanki Allah kendisini o anda yaratmış gibi oldu ve sevincinden:
Peygamber Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- onu yoklamak, hâlini hatırını sormak için yanına gitti. Zaten azîz Peygamberimiz'in huyu tamamıyle lütuf ve keremden ibâretti.
Peygamber Efendimiz o hastayı görünce, halini hatırını sordu; o hakîkî dosta iltifatlarda bulundu.
Hasta sahabî, Hazret-i Peygamber'i görünce dirildi. Sanki Allah kendisini o anda yaratmış gibi oldu ve sevincinden:
9 Mayıs 2013 Perşembe
HAKKINI HELÂL ET...
Hasta yatağında son nefeslerini vermek üzere olan Alkama, bir türlü dilini döndürüp de şehadet kelimesini söyleyemez… Korku ve heyecan içinde Resûlullah'a(sav) koşan hanımı;
-Yâ Resûlallah, Alkama’nın dili tutuldu, şehâdet kelimesini söyleyemiyor, diye feryat eder. Durumu önemli bulan Efendimiz(sav), Alkama’nın annesini çağırtır.
2 Mayıs 2013 Perşembe
NASİHAT!..
Yedinci Emevî halîfesi Süleyman bin Abdülmelik, Mekke’ye giderken bir seferinde Medîne’ye uğramış ve orada birkaç gün kalmıştı.
Etrafındakilere:–Medîne’de Resûlullah'ın(sav) ashâbından herhangi birine yetişmiş bir zât var mıdır? diye sordu.
Ona;
–Ebû Hâzim isminde biri vardır, dediler. Hemen ona bir haberci gönderdi ve huzuruna getirtti.
Ona;
–Ben hâlife olarak buraya geldiğim hâlde, bu ne alâkasızlıktır ki, benden uzak duruyorsun? dedi.
Etrafındakilere:–Medîne’de Resûlullah'ın(sav) ashâbından herhangi birine yetişmiş bir zât var mıdır? diye sordu.
Ona;
–Ebû Hâzim isminde biri vardır, dediler. Hemen ona bir haberci gönderdi ve huzuruna getirtti.
Ona;
–Ben hâlife olarak buraya geldiğim hâlde, bu ne alâkasızlıktır ki, benden uzak duruyorsun? dedi.
1 Mayıs 2013 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)