16 Şubat 2012 Perşembe

HZ.YUNUS'UN(AS) TEVBESİ

       
Hz.Yunus(as), Hz.Yakub'un(as) torunlarındandır ve soyu Hz.İbrahim'e(as) kadar uzanmaktadır. Zünnûn ve Sâhib-i Hûd(balık sahibi) diye anılır. Hz.Yunus(as) Âsur Devleti'nde Ninova şehri halkına uyarıcı, tevhide çağırıcı olarak gönderilmiş, Kur'an'da ismi geçen ve adıyla anılan sûre olan bir peygamberdir.
Ninova şehri bir görüşe göre Kızıldeniz'in kenarında bir sahil şehriydi, diğer görüşe göre Dicle'nin kıyısında şimdiki Musul'un yerindeydi. Hz.Ali'den(ra) rivayetle, Hz.Yunus(as) otuz yaşlarında peygamberlikle görevlendirilmiştir.

Kur'an-ı Kerim'in Sâffât Sûresi'nde(147) Hz.Yunus'un(as) yüzbin veya daha fazla kişiye gönderildiği bildirilmektedir. Bütün peygamber gönderilmiş topluluklar gibi, Ninova halkı da putlara tapmaktaydı, inkâr halindeydi.

Hz.Yunus(as) halkına 33 yıl tebliğde bulundu. Hz.Yunus'un(as)  tebliğine sadece iki kişi iman etti. Hz.Yunus(as) kendisine yapılan bütün eziyetlere sabırla muamele etmekte ve tebliğine devam etmekteydi. Ancak, halkı sürekli Hz.Yunus'u(as) üzecek davranışlarda bulundu.

Halkının küfürde direnmesi ve imana gelmemesi Hz.Yunus'u(as) çok üzdü. Daha fazla dayanamayıp, ''Burada boş yere zaman harcayacağıma, başka bir beldeye gidip tebliğe orada devam edeyim,'' dedi.

Allah'ın(cc) iznini beklemeden halkından ayrıldı ve hicret etmeye karar verdi.  Bu davranışı, ''Allah'ın(cc) iznini beklemeden gerçekleştirdiği için'' bir zelleydi, sürçmeydi. Yoldayken Allah(cc) O'na(as) vahyetti ve geri dönmesini bildirdi. Kırk gün daha davette bulunmasını istedi.

Hz.Yunus(as) geri dönerek tebliğine devam etti. Allah'ın(cc) azâbına mâruz kalacaklarını bildirdi. Kavmi yine iman etmedi. Vadedilen günlerin üzerinden 37 gün geçmişti. Hz.Yunus(as) yine ilâhi emri beklemeden büyük bir üzüntü ve hayal kırıklığı ile kavminden ayrıldı. Allah'ın(cc) emri olmadan kavminden ayrılan Hz.Yunus(as) bir gemiye bindi ve kıyıdan ayrıldı.

Bir süre sonra gemi hareket edemez bir halde denizin ortasında kaldı. İçindekiler ne yaptılarsa gemiyi hareket ettiremediler. En sonunda gemide bir uğursuzluk olduğuna, geminin içinde günahkâr birinin bulunduğuna ve kura yoluyla o kişiyi bulmaya karar verdiler.

Kura sonucunda Hz.Yunus'un(as) adı çıktı. Bu kurayı üç kere tekrarladılar. Hz.Yunus(as) yaşadıklarının bir imtihan olduğunu düşündü ve 'o asi olan kul benim' diyerek kuraya razı oldu. Başka bir rivayete göre deniz çok sakin bir haldeyken aniden bir fırtına çıktı, dalgalar giderek yükselmeye başladı. Bu ani hava değişimi gemidekileri rahatsız etti ve kura yoluna gittiler. Kura sonunda adı çıkan kişi denize atılacaktı ve Hz.Yunus'u(as) denize attılar.

Denize atılan Hz.Yunus'u(as) hemen bir balık yuttu. Hz.Yunus'un(as) balığın karnında üç, yedi, yirmi veya kırk gün kalmış olabileceği rivayet edilir.

Kavminden ayrılıp giden Hz.Yunus'un(as) arkasından gökyüzü karardı, gece gibi oldu, şimşekler çakmaya başladı, korkunç uğultulu sesler gelmeye başladı, kavimdeki insanların yüzleri sarardı. Bunlar olunca kavimdeki insanlar Hz.Yunus'un(as) bahsettiği azab geldi diye korkuyla sarsıldılar. ''Yunus aramızdaysa Yunus'un Rabbi bize azap göndermez,'' deyip derhal O'nu(as) aramaya başladılar.

Hz.Yunus'u(as) bulamayınca, salih bir zâta koşup yardım istediler. Onun yol göstermesiyle (gelecek azaptan korkarak) korkuyla ağlaşmaya, birbirleriyle helalleşmeye, dua ve tevbe etmeye başladılar.

Allah(cc) bir şeyi takdir etmişse ve takdir edilen zuhura gelmeye başlamışsa, bundan geri dönüş yoktur. Sadece Hz.Yunus'un(as) kavmine gönderilen azap, o kavmin tevbesi sonucu Allah'ın(cc) rahmetiyle geri döndürülmüştür. Yunus Sûresi(98)'de bu açıkça anlatılmıştır.

Hz.Yunus'un(as) kavminden azabın geri çevrilmesinin nedenlerinden biri, kavmin toptan tevbe etmesiydi. Kul hakları konusunda helalleştiler. Mallarını tasadduk ettiler, zenginler fakirlere sadaka verdi. Bir daha aynı hataya dönmemek üzere tevbe-i nasuh ettiler. Belanın inmesi muhtemel olan beldeyi terk edip, Tevbe Tepesi denilen yere çıktılar. Allah'a(cc) yalvardılar, övdüler, bağlılıklarını bildirdiler. Bu duanın yapıldığı gün Muharrem ayının onuncu gününe yani aşure gününe isabet eden bir cuma günüydü.

Balığın karnında olan Hz.Yunus(as) karanlıklar içindeydi. Allah(cc) balığa Hz.Yunus'a(as) zarar vermemesini emretti. Balığın o soğuk, dar, karanlık karnında zorluklar içindeyken Rabbine iltica etti. ''Lâ ilâhe illâ ente sübhaneke inni küntü minezzalimin'' duasını yaparak Rabbine yalvardı. ''Senden başka hiçbir ilah yoktur, Sen bütün noksanlıklardan münezzehsin, muhakkak ki ben nefsine zulmedenlerden oldum.'' Bu dua, duaların kabul edilmesine vesiledir.

Hz.Yunus(as) bu haldeyken bile Allah'a(cc) duadan, zikirden geri durmadı. Kavmini değil, hep nefsini suçladı.

Hz.Yunus'un(as) kavmi dualarının neticesinde azaptan kurtuldu. Hz.Yunus(as) Rabbine iltica etti ki, Allah(cc) o soğuk suların tehlikelerinden, Hz.Yunus'u(as) balığın karnında muhafaza etti. O dehşetli deniz emniyetli bir sahraya, balığın karnı bir denizaltı hükmüne geçti.

Hz.Yunus'u(as) karnında muhafaza eden balık O'nu(as) sahile bıraktığında bitkin ve hasta haldeydi. Vücudu pelte gibiydi. Himayeye muhtaçtı. Sıcak havadan, sinek gibi haşerattan korumak için Allah(cc) geniş yapraklı bir bitki bitirdi başucunda. Rivayetlere göre bu kabak bitkisiydi. Bu bitki ayrıca süt damlatıyordu Hz.Yunus'a(as).

Efendimiz'e(sav) kabağı niye sevdiği sorulduğunda; ''O kardeşim Yunus'un ağacıdır,'' demiştir.

Tevbe eden kavmi Hz.Yunus'un(as) geri gelmesini dilediler. Hz.Yunus(as) 'Bismillah' diyerek doğruldu ve Ninova'nın yolunu tuttu. O'nu(as) hasretle bekleyen kavmiyle buluştu. Kavmine Allah'ın(cc) dinini öğretti. Kavmi O'na(as) ve Allah'a(cc) itaat etti.

İnanan kul tebliğde sabırlı, zikir ve tevbede ısrarcı olmalıdır. Affın en önemli vesilesi samimi tevbedir. Hz.Yunus'un(as) kavmi azaptan son andaki tevbe ile kurtulmuşlardır  ve bu türden bir olayı sadece Hz.Yunus'un kavmi yaşamıştır.

Böylesi  üzücü ve ibretli olayların ardından koskoca bir devletin halkı toptan iman etmiştir.

Hz.Yunus(as) ömrünün son deminde uzlete çekilip, orada vefat etmiştir.

Hz.Yunus'un(as) mucizeleri; balığın karnında yaşaması, bulutlardan ateş çıkarması, dağdan su çıkarması, peygamberliğine bir kelerin(kertenkele cinsi) şehadeti, demiri altın yapması, su üstünde ateş yakması, güzel sesini vahşi hayvanların dinlemesidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder