Hz.Dâvud(as) kürsü üzerine oturmuş Zebur okurken, gözleri yerde sürünen kırmızı bir kurda ilişir ve içinden "Acaba Allah´ın bu kurdu yaratmaktan muradı ne ola ki?" diye düşünür. Bunun üzerine Allah'ın(cc) izni ile dile gelen kurt O'na(as) şöyle der;
"Ey Allah'ın Resûlü! Her gün, gündüzleri bin kere - Sübhanallahi velhamdülillahi ve lâilâhe illallahü vallahu ekber (Allah'ı noksanlıkların her türlüsünden tenzih ederim, hamd O'na mahsustur. O'ndan başka ilâh yoktur. Allah en büyüktür) demeyi Allah bana ilham etti.
Geceleri ise yine bin kere - Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin nebiyyil (ümmiyi) ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellem (Allah'ım! Okuma yazmasız Peygamberin olan Muhammed'e, O'nun soyundan gelenlere ve O'nun sahabilerine rahmet ve selâm ihsan eyle) dememi ilham etti. Sen zikrederken neler söylüyorsun bana da bildir de istifade edeyim."
Bu sözleri işiten Hz.Dâvud(as) kırmızı kurdu küçümsediğine pişman olur, Allah'tan(cc) korkarak O'na(cc) tövbe eder ve dergâhına sığınır.
Hz.İbrahim(as) işlediği bir günahı hatırlayınca baygınlık geçirir ve kalbinin çarpıntısı (neredeyse) bir mil uzaktan duyulurdu, Allah'ın(cc) emri ile bir gün kendisine Cebrail(as) gelir ve der ki;
"Allah sana selâm ediyor ve 'dostundan korkan bir dost gördün mü' diye soruyor.''
Hz.İbrahim(as) Cebrail'e(as) şöyle cevap verir;
"Ey Cebrail kusurum aklıma gelince ve cezasını da düşündükçe dostluğumu unutuyorum"
İşte peygamberlerin, velilerin ve salihlerin tutumu budur. Ötesini var sen düşün!..
İmam Gazâli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder