Üstad Bediüzzaman'ın izahıyla evliliğin iki ana gayesi vardır. Biri neslin çoğalması, diğeri şehevâni duyguların meşru dairede tatmin edilmesidir. Neslin çoğalması evliliğin öncelikli gayesidir. Nefsani arzuların tatmini ise, o vazifeyi gördürmek için yaratıcı tarafından verilmiş cüz'i bir ücrettir.
Efendimiz(sav) 25 yaşında kendisinden yaşça büyük Hatice Validemiz'le(ra) evlenmiş ve tam 25 yıl eşi vefat edinceye kadar da bu evliliği tek eşle yürütmüştür.
Mekke döneminde tek hanımla evli kalan Efendimiz(sav), Medine döneminde dini, içtimai, iktisadi ve ahlâki sebeplerden dolayı birden fazla kadınla evlenmiştir. Efendimiz'in(sav) hânesi gelmiş, geçmiş ve gelecek hânelerin en mutlusu, en bereketlisi ama en fakirlerindendir.
Efendimiz(sav) 25 yaşında kendisinden yaşça büyük Hatice Validemiz'le(ra) evlenmiş ve tam 25 yıl eşi vefat edinceye kadar da bu evliliği tek eşle yürütmüştür.
Mekke döneminde tek hanımla evli kalan Efendimiz(sav), Medine döneminde dini, içtimai, iktisadi ve ahlâki sebeplerden dolayı birden fazla kadınla evlenmiştir. Efendimiz'in(sav) hânesi gelmiş, geçmiş ve gelecek hânelerin en mutlusu, en bereketlisi ama en fakirlerindendir.
Bu hâne kadınlara ait hususların öğretildiği bir okuldur. Efendimiz'in(sav) özel durumları bu hânelerde öğreniliyordu. O(sav) dinin hükümleri yitip gitmesin diye büyük bir fedakârlıkla 53 yaşından sonra birçok kadınla evlenmiştir. Efendimiz'in(sav) ailesine gösterdiği ihtimam ve güzel muamele müminlere örnek olmuştur.
Bu hânede birçok kadına ihtiyaç vardı çünkü, erkekler mescitte Efendimiz'i(sav) dinleyebiliyorlardı. Kadınlarsa bundan mahrumdu.
Allah Resûlü(sav) hanımlarıyla bazen tek tek, bazen de toplu halde sohbet ederdi, nöbetleşe olarak her gününü bir hanımına tahsis eder, her akşam sıra kimdeyse tüm hanımlarıyla orada toplanıp sohbette bulunurdu.
Aynı zamanda eşleriyle istişare edip, onların fikirlerini de alırdı. Örneğin; ''Umre için yola çıkılmıştı. Ancak yolda müşriklerle yapılan Hudeybiye anlaşması müslümanlara çok ağır gelmiş, onları üzmüştü.
O(sav) umreye niyet edenlere kurbanlarını kesmelerini ve ihramdan çıkmalarını emretti. Sahabe ise acaba kararda değişiklik olur mu diye ağır hareket ediyordu. O(sav) bir daha emretti, ama sahabenin durumu değişmedi. Bu O'na(sav) muhalefet değil, sadece emir değişikliğini beklemekti. Çünkü Kâbe'yi tavaf etmeyi çok istiyorlardı.
O(sav) bu durumu sezince çadırına girdi, hanımı Ümmü Seleme Validemiz'le (buna ihtiyacı olmamasına rağmen) istişare etti. Validemiz şunları söyledi; ''Ya Resûlallah! Emrini bir daha tekrar etme, belki muhalefet edip, kaybederler. Sen kurbanlarını kes, ihramdan çık, onlar emrin kesinliğini anlayınca Sana uyacaklar.'' Efendimiz(sav) kalktı, hiç kimseyle konuşmadan bunların hepsini yaptı. Ashab da bunu görünce O'na(sav) uydular.
Günümüzde eşler arasında maalesef olağan hale gelen maddi yokluklardaki boşanmalar eğer Efendimiz'in(sav) ve değerli eşlerinin hayatları hakkıyla bilinseydi, yaşanmazdı diye düşünüyorum âcizane.
Bu hayat sayılı günlerden oluşuyor, öyle de böyle de bitiyor. Zengin olan malını mülkünü sırtına yükleyip götüremiyor. Öyleyse bu mal mülk kavgası neden, para pul telâşı neden? En küçük bir zorlukta bırakıp kaçmak neden? Yuvalar kolay kurulmuyor, sevdiklerimizin kıymetini bilelim. Allah'ın(cc) en sevmediği helâlden uzak duralım, eşlerimize yuvalarımıza sahip çıkalım inşallah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder