Ashâbı: “Ey Allah’ın Resûlü! Bize göre müflis; elinde bulunan gümüşü, altını ve dünyalık eşyasını kaybeden kimsedir.” diye cevap verince Resulûllah(sav) müflisin kim olduğunu şöyle tanıttı;
“Ümmetimin müflisi o kimsedir ki, kıyamet günü kıldığı namazları, tuttuğu oruçları ve verdiği zekâtlarıyla birlikte gelir. Bununla birlikte sövdüğü, iftira attığı, malını yediği, kanını akıttığı, dövdüğü kimseler de gelir. Bu iyiliklerinden, hak sahiplerine dağıtılır. Şayet hak sahiplerine hakları ödenmeden adamın sevapları tükenirse, o kimselerin günahları adamın üzerine yüklenir. Böylelikle (hiçbir iyiliği kalmadığı gibi, öbür yanda bir sürü günahı biriken bu adam) cehenneme atılır. İşte asıl müflis budur.”
Evet onlardır ki, koskoca ömürlerine yazık etmişlerdir. Dünya zevki peşinde, gününü gün ederek, çevrelerinde olan bitene gözlerini, gönüllerini, vicdanlarını kapatarak yaşadıklarını zannetmişler ve Efendimiz'in(sav) bildirdiği gerçek müflislerden olmuşlardır.
Gençliklerinde hayatın her türlü zevkinin peşinde koşarak dünyayı hiç bitmeyecek zannedip öyle yaşamışlar, Allah'ın(cc) izin verdikleri tövbe etmişler, ama buna nasibi olmayanlar müflis olarak göçüp gitmişlerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder